AÇIK
İMSAK'A KALAN SÜRE
Toronto Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre, bilinçli bir şekilde sürekli mutlu olmaya çalışmanın zihinsel olarak yorucu bir süreç olduğu ortaya çıktı.
Bu durum irade gücünü tüketerek kişinin kendini kontrol etme yetisini zayıflatıyor.
Bu da bireylerin daha kolay şekilde cazip ama uzun vadede zarar verici seçimler yapmasına yol açıyor.
Uzmanlara göre mutluluk arayışı bir kartopu etkisi yaratıyor.
İnsanlar kendilerini daha mutlu hissetmek için çaba harcadıkça, bu çaba onların gerçekten mutlu olmalarını sağlayacak davranışları sürdürmelerini zorlaştırıyor.
Peki, çaba harcadıkça mutsuzlaşma kördüğümünden nasıl kurtulacağız?
Uzmanların yanıtı şöyle:
“Sürekli mutlu olmaya çalışmak yerine, sahip olduklarınızı kabullenip onların size mutluluk getirdiğini fark etmeye çalışın.” Bu formülü biliyoruz! Pollyanna gibi mutluluk oyunu mu oynayacağız?
Mutluluğun kesin formülü bulunsa zaten hayat anlamsızlaşır!
ŞANS FAKTÖRÜ
Zorluklar, acılar hayatı ve elde edilen mutluluğu anlamlı kılıyor!
Şans faktörü ve doğuştan kazanılan zenginlik, yetenek vs. gibi özellikler de önemli.
Yaş ilerledikçe mutlu olma isteği ise takıntı haline geliyor.
Bu takıntı da spor, diyet, sağlıklı yaşam, meditasyon vs. gibi devasa sektörleri ortaya çıkarıyor.
Bu sektörler de para kazanmak için sürekli bize yeni formüller sunuyorlar.
Mutlu olmayı takıntı haline getirmek yukarıda bahsettiğim araştırmanın sonucunu ortaya çıkarıyor.
Tıpkı ünlü endokrinolog Robert Lustig’in dediği gibi:
“Haz dopamin, mutluluk serotonindir. Serotonini aşağı çeken tek şey vardır. O da dopamindir. Yani ne kadar çok haz peşinde koşarsanız o kadar çok mutsuz olursunuz.” Bu araştırmayı yapanlar aslında “Nasıl mutlu oluruz?” sorusuna ünlü Rus yazar Lev Tolstoy’un verdiği yanıta ulaşmışlar:
“Sahip olduğumuz şeylere sevinerek, sahip olmadıklarımıza üzülmeyerek.”
Bilimsel araştırmaya gerek yokmuş! Tolstoy, Dostoyevski okumak yeterli!
***
DÖVEREKÖLDÜRMENİN CEZASI
Beyoğlu’nda 25 Ağustos 2023’de 19 yaşındaki Abdullah Şakun’u tekme ve tokatlarla darp ederek, sığındığı iş yerinin bahçesinde ölümüne neden oldukları iddia edilen çocukların cezaları belli oldu.
16 yaşındaki E.A., 17 yaşındaki E.D. ve M.E.D.’yi ‘taksirle ölüme neden olmak’ suçundan, olay tarihinde 15 yaşını bitirdikleri, 18 yaşından küçük oldukları da dikkate alınarak 3 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırıldılar.
Heyet, suça sürüklenen çocuk E.Ö.’yü ise aynı suçtan 15 yaşından küçük olduğu dikkate alınarak 2 yıl 4 ay hapis cezasıyla cezalandırdı.
Bıçak, silah vs. ile de değil Abdullah’ı döverek öldürdüler.
Bir insanı döverek öldürmek öyle kolay bir şey değil! Cani hislere sahip olmanız gerek.
Abdullah’ın ailesinin yerinde olsanız ne hissederdiniz?
Daha önce de yazdım, yazmaya devam edeceğim; siz iyi bir evlat yetiştirmeye çalışıyorsunuz ama kötü ebeveynler tarafından yetiştirilen çocuklar evladınızı bir hiç uğruna öldürüyor!
Çocuğunuzu belalı, kavgacı biri olarak yetiştirseydiniz toplum bir yeni bir suçlu kazanacaktı ama evladınız yaşayacaktı!
Günümüz çocukları daha erken olgunlaştıkları ve daha kolay suça bulaştıkları için birçok ülkede ceza ehliyet yaşı 15 ve daha aşağısına düşürülmeye başlandı.
Türkiye’de de ceza ehliyet yaşı düşürülmeli ve suç işleyen çocukların yetiştirilmesinde ebeveynlerin ihmali varsa onlar da ABD’de olduğu gibi cezalandırılmalılar.
***
ÇAYIN SUYU KİREÇLİ OLMALI!
Çay demlemenin formülü basit. Bence bir fark yaratmaya gerek yok. Farklılık diye bahsedilen; önce demliğe sıcak su koyup sonra çayı eklediğinizde de sonuç aynı.
Bildiğiniz güzel çay işte.
Kötü çay demlemek için özellikle uğraşmanız gerek! Ne yazık ki, bazıları bunu başarıyor!
Geçenlerde bir kahvehane işletmecisi tavşankanı çay demlemenin püf noktasını sosyal medyada paylaştı.
İlgimi çektiği için bahsetmek istedim:
İşletmeci, tavşankanı çayı elde etmek için çayı önce elekten geçiriyor.
Böylece çay tozlarından arınıyor. Mantıklı bir yöntem. Toz çayın rengini bulanıklaştırır.
Tozdan arındırılmış sadece küçük yaprak hali kalmış çayı demlediğinizde rengi daha berrak oluyor ve tavşankanı rengine ulaşıyorsunuz. Kahveciye göre lezzetli çay demlenin formülü ise çayın bildiğiniz musluk suyundan yapılması.
Su kireçli olacak yani!
***
HAVUÇ HESABI
Kayseri’deki bir markette, üreticiden 5 TL’ye alınan havuçların 39,90 TL’ye satıldığı görüldü.
Hep aynı hesabı yapıyoruz ama yine yapmakta fayda var:
Çiftçi kilosu 5 TL’ye aracıya satıyor.
Aracı, nakliyeci ve toptancı kendi masraflarını ve karlarını koyuyorlar.
Ve toptancı havucu kilosu 20 TL’den satıyor.
Alan markette çalışanlar, kira, işletme masrafları, vergiler vs. bir hesap yapıp, kendi karını da ekleyip havucu 39.90 TL’ye satıyor.
Bu hesapta her şey yasal. Kaybeden ise üretici ile tüketici.
Bu zincirdeki diğer bütün ara elemanlar, işletmeler ise büyük kar ediyor.
Çözüm basit: Bir ürün çiftçiden üreticiye ulaşana kadar geçen süreçte aracıların sayısını ya da komisyon ücretlerini azaltmak.
Bu sorunu yeni Hal Yasası çözecekti. Elbette yasanın çıkması kadar uygulanması da önemli.
Ama daha uygulama faslına bile gelemedik!
Yıllar geçti, yasa hala hazırlanıyor! Ne bitmez yasaymış!
***
Altyazı
“Bir istakozla bir yengecin hayatı aynı değerdedir. İstakozun daha değerli olduğunu söyleyen kapitalizmdir, doğa değil.” (Le Nom Des Gens)
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
“Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır.”
GÜNDEM
14 Mayıs 2025SPOR
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025SPOR
14 Mayıs 2025SPOR
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025GÜNDEM
14 Mayıs 2025